- 23-04-2018
- 1,651 Görüntüleme
- A +
- A -
ARAZİ-İ ÖŞRİYE NEDİR
ARAZİ-İ ÖŞRİYE NEDİR?
1858 yılında İslam Hukuku’nda Arazi Kanunu uygulamaya geçmiş ve farklı arazi türleri bir araya getirilerek tek bir kanun çerçevesinde düzenlenmiştir. Arazi Kanunu’na göre Osmanlı Devleti arazileri beş kısımdan oluşuyordu. Bunlar Arazi-i Memluke, Arazi-i Miriye, Arazi-i Mevkufe, Arazi-i Metruke ve Arazi-i Mevat’tır.
Osmanlı Devleti Arazi kanunu ile arazi-i memluke yani mülk arazisi olan toprakların mülkiyet ve devir hakları hiçbir şarta bağlı olmadan ayni şahsi ait sayılmaktadır. Ve bu arazilerde kendi içinde Arazi-i Öşriye, Araziy-i Hariciye, Tetimme-i Sukna ve Miri arazi olmak üzere bölümlere ayrılmaktaydı.
Arazi-i Öşriye, fetih sırasında ele geçirilen ve halkı Müslüman olanlara verilmiş olan topraklardır. Ayrıca ganimetten pay sahibi olarak gazilere verilen bu topraklar, sahiplerinin mülkü sayılmakta istedikleri gibi tasarruf etme hakkına sahiptiler. Bu mülk sahipleri öldüklerinde de bu topraklar varislerine kalabiliyordu. Devlet bu toprak sahiplerinden toprak üretim vergisi olan onda bir oranında öşür vergisi alıyordu. Osmanlı Devleti’nde Hicaz ve Basra toprakları arazi-i öşriyedir.
Arazi-i Öşriye, Müslüman halkına ait mülk arazisidir. Bu toprak sahipleri kanunun belirlediği sınırlar çerçevesinde arazisini temlik ve terkin etmek, bağışlamak, vasiyet etmek gibi geniş tasarruf yetkisini kullanabilir ve varislerine bırakabilirlerdi. Öşriye arazileri yerleşme yerlerindeki evler ve arsa gibi gayrimenkullerdi.
Öşür, Arapça bir kelime olup onda bir anlamına gelmektedir. Arazi-i Öşriye arazilerin mal sahiplerinin ürettiği hububat türü mahsüllerden öşür vergisi alınmaktaydı. Onda bir anlamına gelen öşür ismi de alınan verginin mahsulün onda biri olmasındandır. Osmanlı Devleti’nde bu öşür vergisi bir anlamda sahip olunan malın zekatı olarak düşünülürdü. Arazi-i Öşriyeye arazi-i sadaka da denmekteydi. Hububat ürünleri dışında taze meyve ve sebzeler dayanıklı olmadıkları için farklı oranda öşür vergisi alınırdı.